Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










2123 
BİTTİĞİ ZAMAN
        Yazilar


Nursel SÖZÜNERI    
  Yayın Tarihi: 3.5.2011    

BİTTİĞİ ZAMAN

"Charlton Heston, geçmiş zamanlı en sevdiğim karakter oyuncularından biridir. 1941 yapım "Yurttaş Kane"de Orson Welles, 1948 "Hamlet"te Laurence Olivier, 1957 "12 Kızgın Adam"da Henry Fonda, Hemingway'in "İhtiyar Balıkçı"sından uyarlama 1958 "Yaşlı adam ve Deniz"de Spencer Tracy, Kafka'nın "Dava"sından aynı isimle uyarlama 1962 yapım filmde Anthony Perkins ve daha niceleri. Anthony Quinn, Burt Lancaster, Yul Brynner, biraz sonrasında Anthony Hopkins...

Orijinal adıyla "The Agony and the Esctasy", ülkemizde "Acı ve İlham" adıyla izletildi. 1965 yapımı filmde Heston mükemmel oyunculuğuyla Mikelanj'ı canlandırırken, Rex Harrison Papa II.Julius rolünde ondan aşağı kalmadı.

Mikelanj'ın hayatından bir kesitin anlatıldığı filmde, Papa, kendinden geriye iyi bir eser bırakmak adına, Sistine Şapeli tavan fresko çalışmasını ünlü heykeltraşa siparişler. Mikelanj başlangıçta buna sıcak bakmaz. Fakat işin içine girdiğinde, hummalı bir çalışmayla yaklaşık 549mkare alanı, 4 yılda bitirir. Hesapladım, her gün çalışabilmiş olsa, 0.37mkare ediyor. Çalışmanın en bilinen figürü merkezdeki "Adem'in yaradılışı"dır. Mikelanj'ın tahayyülünde yalnız Adem değil, Tanrı da çıplaktır. Saçı, sakalıyla Zeus benzeri Tanrı, Kardinal'in tepkisini çekmiş, "kiliseyi Yunan pagan tapınağına çevirmekle" suçlanmış; fakat Papa yaptığı işin arkasında olduğu için, çalışmasına devam edebilmiştir. Söz konusu Tanrı figürü, adeta bir el dokunuşuyla yaratır Adem'i. Ve Adem de, mükemmel insan anatomisi görünümünde, alabildiğine, saf, masum ve temizdir. Tanrı, bir korku unsuru olarak yer almaz bu eserde. Filmde de vurgulanan gerçeklik, Mikelanj'ın bu çalışması esnasında, yanında kimseyi istemeyişidir. Sadece boyalarını getir-götür yapan bir çırağı vardır yanında. Ve bitimine kadar kimseye göstermez Şapeli. Tek görebilen işin finansörü Papa ve onunla ayine gelen papazlarıdır. Her gelişinde sorar Papa;

-Ne zaman bitecek? diye. Ve usanmadan her defasında;

-Bittiği zaman, der Mikelanj.

Papa, bir ara işi hızlandırmak için Raphael kozunu kullanır. Bu Mikelanj'a gaz verir, çaba ve hızını arttırır. Ama hasta düşer sonunda. Bu meyanda Medici'lerin kızının sevgisine de karşılık vermez. Tek aşkı işidir çünkü. Bakıma muhtaç günlerinde, kız bunu fırsat bilip, O'na yakınlaşmaya çalışır. Papa da destekler bu yakınlaşmayı, düzelmesine bir tek kontes iyi gelir inancıyla. Doğal ki, biran önce düzelmesini istemektedir. Ama kız için durum nafiledir. Bizimki biraz kendini topladığında yine Şapelin tavanındadır.

Tavan çalışması bir freskonun en zorlu çalışmasıdır. Kas ağrıları, kemik sızılarını; düşme tehlikesi, boya kimyasının etkisini göze almadan yapılacak iş değildir. İskele tepesinde; ayakta, eğilerek, oturarak, hatta yatarak çalışmak da her babayiğidin harcı değildir. Bu süreçte Papa-Mikelanj diyaloğu da oldukça ilginç boyutlara taşınır O kadar ki; Papa O'nun yaptığı işle, Tanrı'ya kendinden daha yakın olduğunu söyler. Bu sözler müthiş bir hakkını veriştir. Tanrı'ya yakın olmak adına kendi için istediği tek şeyse, Şapel'in bittiğini görmektir.

Nihayet Şapel biter, insanlar görmeye gelir. Bir yerde okumuştum, insanların içeri girdiğindeki tepkisinin ne olduğuna dair. Hayret, dehşet, korku, hayranlık toplamı diye betimlenmişti o anın duyguları. E, tabi, Medici'lerin kontes kızı da oradadır ve aynı duygulardan o da nasibini alır. Ancak o zaman anlar Üstad'ın "BÜYÜK AŞK"ının işi olduğunu. Artık soyluca geri-adım atmaktan başka çaresi yoktur.

Şapel biter, Papa ölür, sanki her şey yerli-yerinedir. Ve benim için, eserin kendisi kadar büyük sözü kalır geriye, ne zaman biteceği sorusuna cevap;

-BİTTİĞİ ZAMAN...

Kalın sağlıcakla...


Nursel SÖZÜNERI









   4798   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com