Bir köpeğin beyazlamış ak kirpiklerinde gördüm yaşlılığın masumiyetini
Yazilar
Nurdan ÇAKIR TEZGIN
Yayın Tarihi: 24.9.2009
Bir köpeğin beyazlamış ak kirpiklerinde gördüm yaşlılığın masumiyetini
Büyük evin hayaletleri sonbaharın çürük yaprak kokularıyla karşıladılar önce. Anılar birercik doluştular göğsümün orta yerine ve dar attım kendi içimden kendimi dışarı...
Büyük sarı evin emektar Dark'ıyla bayramlaşmamız içler acısıydı bu bayram. Soğuk algınlığına tutulmuş bir insanın ses kısıklığıyla "hoşgeldin" dedi ama; "Ne o?" Ufalmış gibi bedeni sanki ve hatta ayakları da yok gibi! Yerden kalkamıyor mu ne...
Canım hayvan asil hayvan Dark, görevini yapabilmenin o vazgeçilmez sadakatiyle sürüklüyordu artık tutmayan arka ayaklarını. Evle yaşıt bu ihtiyar kurt köpeği, yaşlılığın iç burkan gerçeğini tokat gibi patlatıyor insanın ruhuna, bu nedir Tanrım? Ölümlü olmayı yaşlanmayı neden bunca üzüntüyle karşılıyoruz? Ölümü ve ölümlülüğü neden hala ilk günahın kehaneti gibi görüp ah vah'larla dövünüyoruz... Bu yüreklerimizdeki merhamet ve acımak nedir?
O ses ve o bakışı nasıl unutacağım!
Unutamam biliyorum. Canım Dark, güzel ve yakışıklı kurt, seni bu halde görmekte mi varmış...
Salıveriyorum Allah ne verdiyse göz pınarlarımdan, tutamıyorum hıçkırıklarımı, Allah’ım bu köpek hayvanı niye böylesi acıtır içimi, neden kahırlanırım binyıllardır? Önü alınmaz bir öznelliğe tutunuyorum birden bire ve bütün sevdiğim köpekler geliyor gözümün önüne; Ya kayboldular, ya birilerine vermek zorunda kaldım ya da öldüler. Hepsi için ayrı yas tuttum. Neden? Neden dünyada bunca acı ve keder varken ben bu havhavlara acınır dururum en çok, sevdiğim için mi?
Yaşam; insan, hayvan ve doğanın içinde barınan gözle görünen ve görünmeyen tüm canlılarıyla bir bütün. Ölüm ve doğum arasındaki süreç niye sonuna doğru sıkıntı verir bütün canlılara?
Bir köpeğin beyazlamış ak kirpiklerinde gördüm yaşlılığı ve hemen yanındaki ölümü. Sulu selli duygularım boşanıyor onun o masum görev aşkıyla bütünleşmiş kutsal sadakatine. Sevginin tanımlanamaz karşılıksızlığına yansıyor yaşlı ve kısılmış sesi. "Hav hav" değil "hıv hıv" bile değil, garip ciğerden zor çıkan bir serzenişti seni özledim deyişi...
Sanki uyutmak çözüm çareymiş gibi geldi bir an aklıma. "Uyutmalı mı acaba?" dedim yüksek sesle ve arkamdan beni duyan Hüseyin; ‘Orhan Abim, "yaşlanan insanlarımızı uyutuyor muyuz?" diyor, onların da hakkıymış yaşlanarak güven içinde evinde ölmek Nurdan Abla’ diyor...
Evet Orhan haklı, evinde, yuvasında ölümü beklemek emektar hayvanlarımızın en doğal hakkı, taa ki acı çekmiyor olsunlar. Doğduğu andan itibaren ailesi, tüm dünyası bildiği bahçe duvarlarıyla sınırlı olan küçücük evreni ve kısacık ömrünün sonuna gelmiş bir köpek o. Bizim Dark o.
Bir köpeğin beyazlamış ak kirpiklerinde gördüm yaşanmışlığı, sadakati ve insana dair söze hacet olmayan her heceyi...