Gurmeliğin modası geçiyor, yaşasın Osmanlı Mutfağı, Haremi, Sultanı, Şehzadesi...
Yazilar
Nurdan ÇAKIR TEZGIN
Yayın Tarihi: 11.2.2011
Gurmeliğin modası geçiyor, yaşasın Osmanlı Mutfağı, Haremi, Sultanı, Şehzadesi...
Bir "Osmanlı" modasıdır gidiyor! Şu insanoğlu pek garip, birilerinin moda etmekte ısrar ettiği her ne varsa, kısa süre içinde herkesin dilinde elinde ve kaleminde.
Uzuncadır bütün ahali gurmeydi! (Gurme lafına illet olmak da ayrı bir moda ya neyse!) Gurme (gourmet) tanımını beğenmeyenler şikenperver, tadımcı, gırtlakçı, lezzetçi, mutfak erbabı gibi tanımlarla farklılık yaratadursun yeme içme işlerinin de modası değişiyor... Gurmelik bile demode oldu. Gurme modası geçiyor ama, yeni bir moda hortladı son zamanlarda; Osmanlı Saray Mutfağı, Osmanlı Mutfağının mutfak gereçleri, Osmanlı Mutfak Sözlüğü, Osmanlı Mutfak Kültürü, Saray Yemekleri diye her geçen gün çoğalan bir "Osmanlı" merakıdır gidiyor!
Fransız Mutfağı, İtalyan, Çin, Hint, Meksika derken sıra nihayet Osmanlı Mutfağına geldi! Uzun sürdü Osmanlıya ulaşmak, bütün dünya mutfaklarını sıkı bir imtihandan geçirmemiz gerekti zahar!
Osmanlı da tam Osmanlı hani, öyle "Son Osmanlı" gibi görünmüyor vallahi. On koldan bin atlı akınlarla geliyorlar mübarekler. Sinemasıyla, dizi filmiyle, beş yıldızlı otellerin menüleriyle, saray mutfağı yarışmalarıyla, ansiklopedi, sözlük ve yemek kitaplarıyla bin katlı bir devin masalını dinler gibi el etek öptürerek geliyor Osmanlı...
Hanedanın ayak seslerini unutmamış, mistik bir coğrafyanın insanları olarak gizemli işlere merakımızdan olsa gerek hamam, kurna, şerbet, şurup, afrodizyak, el bel dil kuvveti gibi mevzuları özlemiş olamaz mıyız?
"Harem" sözcüğü bile başlı başına heyecandır ahaliye! Rtük bile en hararetli ve yüksek sayıda izlenme itirazını "Muhteşem Yüzyıl" Osmanlı dizi filminde yakalamadı mı? Laf aramızda Osmanlının muhteşemliğini (!) yansıtmaktan uzak olan sahnelerde ne çok eksik var diyesim geliyor; Hani neredeydi geniş mermer merdivenli hamam havuzları, iç oda kafeslikleri, görkemli döşemelerin göz alıcı parlaklığı ve dahi gösterişli saray mutfağı kap kacağı, kileri, çiçekler dolusu saltanat bahçeleri, sarayın gizli tünelleri, kapı dolap arası labirent gizli fiskoslukları ve eski Osmanlıya dair bir dolu argüman... Madem ki gerek duyulup böyle bir diz film çekilmiş, biraz daha özen gerekebilirdi belki!
Aynı hataya ben de düşüyorum işte; Eksiğini gediğini, estetik yanını dillendirme çabasına girip, resmin tamamından uzaklaşıyorum yine! Saray, harem, sultan, cariye, oğlan, şeker, bal, şehzade derken, giderek şahlanan bir Osmanlı doğululuğu var üzerimizde ki, asıl onu zikredecektim!
Kaşınan ve kaşıntıya tutulan bir Osmanlılık bu, hayırlara vesile olur inşallah!