Merhaba Bedros Reis, merhaba...
Dün gece Gaudi’yle seni gördüm rüyamda.
Şenlikli bir durumdu Reis;
Mavi yolculuğa çıkmışsınız güya.
Sabo’nun fırıldakları Gaudi’nin elinde. Sen:
– Mavi Yolcu kalmasın, diye bağırıyordun.
çeyiz hazırlayan mahçup kız gibiydi Gaudi
Kaplumbağa yarıştırıp kelebek kovalıyordunuz,
Neşe imparatorluğunun tahtına kurulmuş, erendiniz. Ne mutlu!
Kıyıda, üçkağıtçı Hollywood masalcılarının,
uyduruk, şeker renkli Bağdat’ı...
Bağdat Hırsızı’nı oynuyor Amerika. Bu kez sulandığı
petrol... Acele... NON WAR... GO HOME...
yazıyorum mavi göklere... Kovuyorum Savaşın Hayaletlerini...
Kurtarıyorum bizim dükkânın namusunu.
Derken kalkıyorsunuz ayçiçeği yağmasına, bigüzel!
Avaz avaz bağırıyorum:
– Bunları ben, daha önce gördüm. İnanılmaz bir –& Döjavü...
– Bedros Reis, Kaptan. Dümeni kır Barselona’ya!
uğrayalım Gaudi’nin çocuk parkına.
Gördün mü? Akdeniz kanını nasıl fokurdatıyor
çingene demirciler, kapılarda, bacalarda, parmaklıklarda...
Gaudi de basbayağı usta, nasıl derler: Maestro!
Uyumlu çaldırıyor, bu curcunayı!
Peribacaları gibi Noel Baba bacaları serpiştirmiş damlara;
Komik bir adam, bu Reis; oynuyor çocukluğuyla...
Kelebek kapanını açık bırakmış biri,
– Nerde bu kapanın kelebek çobanı?
Sütunlarla uslu uslu yerçekimi oyunu oynarken Gaudi;
Ne dersin Reis: Bu Gaudi Donkişot mu? Sancho Panço mu?
ya da hem o hem de bu mu?
Haylaz Panço dalmış piknik sepetine... Günah çıkarıyor,
aç midesiyle... Siesta’da Mavi yolcular; dalıyorlar
portakal bahçelerine! Tanrım günah yazmasın. Ruhum,
azap çekmesin. Çocuk balonları gibi olsun, Gaudi parkın!