Hazır daha festivale gidemiyorken aradan bir film çıkarayım bari diyerek ve yine hislerime güvenerek (çoğunlukla yanılmazlar netekim!...) henüz hiçbir filmini izleme şansına erişemediğim Yönetmen Tolga Örnek'in ''Kaybedenler Kulübü''ne gittim.
Daha önce çektiği belgeselleri ''Hititler'' ve ''Gelibolu''yu duymuştum. 2008 yapımı ''Devrim Arabaları''nın da oldukça özverili ve naif bir film olarak çekilip vizyonda hayal kırıklığı yarattığını biliyordum. Ne yazık ki hala izleyemedim.
Doğrusu film bende ciddi bir şaşkınlık yarattı. Neden derseniz gerçekten bu kadar iyi kotarılmış bir eser beklemiyordum açıkçası...
Tabiki bu benim şahsi kanaatim, beğenmeyecek birçok kişi de çıkabilir. Ama benim içimde yer alan isyankar genlerimi okşayarak, daha en başından itibaren esir aldı.
Sinema dili olarak her ne kadar tekniği yabancı filmlerden aparılmış olsa da başka türlü bir tercih yavan olurdu. Sahneleri bölümlemek, konuşma balonları yapmak daha önce çok denenmiş teknikler olsa da bu filme ciddi hayat katmışlar, çok yakışmışlar.
94 yılında Kent FM'de sessiz sakin yayına başlayıp, sürdüğü zaman sürecinde giderek her kesimden dinleyici kitleleri oluşturup bir fenomen haline gelen bir radyo programının adı ''Kaybedenler Kulübü''.
Birisi satılmayan kitaplar basan bir yayınevi sahibi (6.45 yayınları: bazı kitaplarını okumuştum), diğeri bar sahibi ve eski plak vs. şeylerin koleksiyonlarını yapan iki arkadaş aralarında geyikvari ve edebi içeriği de olan sohbetler yaparak zamanla fanlar oluşturacak düzeyde işi tuttururlar.
Oyuncuların hemen hemen hepsi çok iyi performanslar sergilerken, özellikle Nejat İşler, Yiğit Özşener ve koltukta oturup belgesel seyreden arkadaş çok iyiler, fakat oyunculuğunu hiçbir zaman beğenmediğim Serra Yılmaz bu filmde de sırıtan tek karakter, neden rol verildiyse?...
''Ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?'' gibi sorular sorarak dinleyicilerle hem dalgalarını geçiyorlar, hem de düşünmelerini sağlayıp onları meşgul ederek istemeden de olsa yalnızlıklarını paylaşan bir misyon elde ediyorlar.
Filme emeği geçenlere, özellikle Tolga Örnek'e (kendisi eski Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Oramiral Özden Örnek’in oğlu) böyle bir yapımla bizi ihya ettikleri için teşekkürü borç biliriz.