Bursa Gusto Kulübü'nün Almira'daki Mart ayı toplantısı içki-yemek eşleşmelerinde ilginç bir rekabete sahne oldu.
Toplantının ana konseptinde Türkiye'nin en pahalı iki şarabının Almira şeflerinin o akşam için hazırlamış olduğu Pekin Ördeği ile uyumu kıyaslanacak ve bu şarapların tadımları yapılacaktı.
Başlangıçta damak hoşluğu olarak ızgara hellim peynirleri ile Trakya'nın yeni sürpriz üreticisi Arcadia Şarapçılığın (Bu yılki yerli şarap segmentinde altın aday listesinde yer alıyor.) savignon blanc üzümü ağırlıklı, beyaz şarabı tadıldı. Yeşil elma, limon ve erik aromaları ile burunda zengin, genç, diri ve dengeli bu beyaz şarap heyecanla beklediğimiz kırmızı şarapların rekabeti öncesi bize enerji verdi.
Bu tadımda, aslında tadım demek haksızlık olur, bu yemek-şarap eşleşmesinde katılımcı sayımız bir miktar az ve şarabımız fazla idi.
Büyük balon kadehlerde hem keyfini çıkarıp, hem de tadım yaptık.
İkişer şişe temin ettiğimiz Kayra İmperial ve Corvus Cru Türk şarapları tadım öncesi üç saat havalandırılarak servis edildi. Rekabetin sonuçlarına geçmeden önce bu şaraplar hakkında üretici bilgilerini aktaralım.
Kayra İmperial Öküzgözü Blend 2006, 14 derece alkollü, 12 ay meşe fıçılarda dinlendirilmiş, 11 barik (225 litrelik fıçı) gibi kısıtlı sayıda üretilmiş, 120 TL fiyatı olan ve özel restaurantlara sunulan bir şarap.
Corvus Cru Türk 2006, kimilerine göre Bozcaada'nın gururu Reşit Soley'in 2002'de Kocabağ'da diktiği Cabernet Savignon, Merlot, Shiraz ve Malbec üzümlerinin bir harmanı olan 15 derece alkollü, geç hasat ürünü, 12 ay meşe fıçıda tortuları ile bekletilmiş, 12 ay da büyük İtalyan fıçılarda ve 24 ay da şişede bekletilmiş bir şarap. Temin edebilirseniz fiyatı 155 tl.
Her iki şarapta farklı stilleri ile bizleri oldukça etkiledi. Ancak Kayra İmperial kadehime ilk servis yapıldığı andan itibaren bende deri koltuklu sıfır lüks bir arabaya binmiş gibi bir his uyandırdı. Daha önce Doluca'nın Alçıtepe'sinde benzerini hissetmiş olduğum o sıfır barik meşe kokusu ve tanenlerin birleştiği o fenolik aromalar İmperial'de zirveye çıkıyordu.
Kuşburnu, Frenk üzümü, incir ve kırmızı orman meyveleri burunda adeta patlıyor ve damakta keyifli bir şölene dönüşüyordu. O yabanıl aromalar ve deri kokusu Türk şarapçılığında özlediğimiz seviyenin habercisi olabilir mi acaba?
İlginç bir saptamada da bulunmak istiyorum... Türkiye'de henüz bir standart olmamasına rağmen Kayra Şarapçılık belki de Amerikan kültürününde etkisi ile monosepaj görünümlü, yani ana üzümü Öküzgözü olan bir karışım yapmış. Bu sistem Amerika'da şaraptaki üzümün %65 ile 70 oranında içermesi kaydı ile kullanılan üzümü etiketine yazma hakkı verir. Acaba Kayra Şarapçılık yeni bir sistem mi geliştiriyor? Ki bunu Öküzgözü Blend etiketi ile çıkmış Kayra İmperial şarabındaki küçük harflerle yazılmış diğer üç üzüm cinsinden anlıyoruz. Boğazkere, Shiraz, Petit Verdet.
Kadehimdeki Cru Türk'e bakınca ilginç renk yelpazesi bana genç brendileri hatırlattı. Yüksek alkol ve büyük İtalyan fıçı, geç hasat bunun sorumlusu olabilir mi? Bana göre oldukça kibirli ve güçlü görünen bu şarap bir yemektense yemek sonrası yağlı ve eskitilmiş Fransız peynirleri ve hatta yanında puro ile denenebilecek nitelikte. Keşke Corvus Şarapçılık önologları üretimlerindeki kupaj, blend adı her neyse bu üzüm karmaşasına bir son verse ve daha yalın şaraplar üretse!...
Tadım sonucunda kulübümüzün yemekle eşleşmedeki uyum tercihi Kayra İmperial'den yana idi.
Türkiye'deki ağır vergi yükü sebebiyle fiyatlarını çok eleştiremediğimiz bu şaraplar titiz çalışmaları ile gerçek bir övgüyü hakediyor.