Çok sevgili ve değerli meslektaşımız, kültür ve sanat elçimiz, gözünü karartıp eczanesini kapatarak, gerçekten keyif aldığı bir hayatı İstanbul'da devam ettirme gibi cesurca bir karar alan sevgili Zerrin Soysal ''Yitik Ülke'' Yayınları'ndan ilk romanını yayınladı. Adı: ''Yedi Gün Duası''.
Kendi adıma çok keyifli bir hasetlik içindeyim diyebilirim. Sitemizde iki yazısını yayınladığımız, kültürel birikimine son derece saygı duyduğum ve kaleminin çok kuvvetli olduğunu düşündüğüm sevgili meslektaşımı yürekten kutluyorum. Dağarcığındaki birikimlerini de daha nice yazılarla ve eserlerle paylaşmasının yazın dünyamıza büyük bir kazanç olacağını düşünüyorum.
İlkler hep çok zorlayıcı ve ter döktürücüdür. İnsan duygu karmaşaları yaşar, oldu mu, eksik mi, yapay mı vs...
Tamamen objektif olarak, herhangi bir yazarın ilk eseri olarak okuyup değerlendirdiğimi söyleyebilirim. Çünkü ilk yapıtlarını veren, ama çok sıradan olmadığına gönülden inandığım yazarların da eserlerini yakından takip ediyorum. Özellikle öykü alanında...
Son yıllarda sular seller gibi kitapların yayınlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu kadar çok eserin piyasaya sürülmesi okumaya neredeyse nefret seviyesinde düşman olan ülkemizde gerçekten hayret uyandırıcı... Çoğu popülist kültüre hizmet ediyor olsalarda eğer azıcıkta olsa okumayı teşvik ediyorlarsa bir önem arz ediyor olabilir!... Ama olay bilgi, birikim, çok okuma, eskileri ve çağdaşları takip etme, yani kısaca gönül verme ve bu yola sonuna kadar baş koyma işidir. Ben yaptım oldu, olmamalıdır!...
218 sayfa olan romanımız keyifli ve merak uyandırıcı bir başlangıçla açılıyor ve aynı heyecanı sonuna kadar da taşımayı başarıyor. İçeriğinde kültürel ve tarihsel açılımları da son derece başarılı barındıran bir süreçte ilerleyerek nasıl sonlanacak diyerek merakımızı da sonuna kadar koruyarak heyecanla okumamızı sağlıyor.
Çok fazla laf kalabalığına, kavram kargaşasına, kafa karıştırmaya prim vermeyerek, başarılı diyaloglarla, kişileri gerçekliklerinden fazla ayırmadan anlatımına devam ediyor.
Kişilerin portreleri son derece oturaklı çizilmiş, ayrıca romanın en ilginç karakteri Muzaffer Hanım, bünyesinde bir tarihi süreci de barındırdığı için ve gerçek hayatta da böyle eski İstanbullu karakterlerin varolması sebebiyle özellikle okuyucunun okuma iştahını keyifle kabartacak nitelikte.
Romanın son dönemecinde anlatılan hikaye sanki sürükleyiciliği azıcıkta olsa azaltmış gibi görünse de o kadarcık kusur kadı kızında da olur diyoruz.
Yeni yapıtlarını da merakla bekliyor olacağız sevgili Zerrin Soysal.
Türk yazın dünyasına hoşgeldin, çokta iyi ettin...