Güzel bir Haziran sabahı çıktığımız yolculukta kimin aklına gelirdi ki, Paul Cezanne'ın yaşadığı ve resimlerine ilham kaynağı olan tepeler kendine özgü mikro kliması ve madamın üstün çabaları ile çokta iddialı olmayan güney Fransa şarapçılığının nadide örneklerinden birine eşlik etsin.
Madam grubumuza gezdirdiği bağında, Fransa için yüksek sayılabilecek çeşitlilikteki sepaj örnekleri ile gurur duyarken biz kendimizi çoktan Domain'in mahzenindeki çelik tankların arasında buluverdik.
Güney Fransa (Aix-en Provence ve Languedoc & Roussillon, cotes de Roussillon) aslında rozeleri, beyaz tatlı şarapları, grenache ve shiraz üzümlerinden yapılan kendine has kırmızıları ile ünlü bir merkezdir. Rhone havzası Chateauneuf-du-Pape şaraplarından daha sonra söz edeceğiz. Ve bu bölgede kullanılan üzümler: kırmızılardan; mourvedre, shiraz, grenache, alicante, cinsault, carignan, az miktarda cabernet savignon...
Apelasyon c.savignon üzümüne %10-20 arası izin vermekte.
Beyaz üzümlerde; clairette, grenache blanc, ugniblance, rolle (İtalya'daki vermentino üzümü ile aynı), muscat....
Roze şarap, kırmızı üzümlerin fermantasyon aşamasında kabukları ile maserasyonun çok kısa tutulduğu (4 saat ile 2 gün arasıdır) bir şarap türüdür. Maserasyon süresi (bekletme) kısaldıkça renk açılır. Californiya zinfandeli ve bu şaraplara şu anda ülkemizde de moda olan blush şaraplar denir.
Dünyada en yaygın üretilen üzümlerden olan grenache roze şarap yapımına çok uygundur.
Madamın mülkü olan Domaine de Saint-Ser'deki tadımımız iki roze, bir beyaz ve bir kırmızıdan oluştu. Güney Fransa'nın sıcak iklimindeki soğuk rozeler ferahlatıcı içimleri ile deniz mahsullerine güzel eşlik ediyor.
Ben yine de tüm tutuculuğumla Domaine'in yegane kırmızısı olan ''Les Hauts de Saınt- Ser''i hepsinden daha çok beğendim.
Grenache ve shiraz'ın kireçli ve mineralsi topraktaki bileşimi şaraba çok zengin bir doku katmış.
Fransa'nın her bölgesi şarap konusunda insanı şaşırtmaya devam ediyor.
Ve bu şarapların da nice sanatçıların eserlerine nitelikli katkılarda bulunduğu yadsınamaz bir gerçek...