Bordeaux - Sarlat - Perigord eksenli gezimizde sıkça karşılaştığımız trüf mantarı bizde Fransa'nın sadece bu bölgesinde bulunduğu izlenimi vermişti.
Fakat Güney Fransa'nın Provence Bölgesi'ne yapmış olduğumuz seyahat trüf mantarı konusundaki bilgilerimizi yeniden gözden geçirmemize neden oldu.
Aix-En Provence'dan Luberon Vadisi'ndeki ''Mai on de la Truffe et du vın'' adlı restauranta ulaştığımızda buranın aynı zamanda bir trüf mantarı müzesi ve Luberon şaraplarının tadımının ve satışının yapıldığı bir yer olduğunu gördük. Karşılamada grubumuzu müzenin siyah önlüklü rehberi, sunulan trüf esanslı beyaz şarabın eşliğinde (inanılmaz bir deneyimdi.) mantar hakkındaki bilgileri verdi. Siyah trüf mantarının yaz ve kış türlerinin olduğunu, kesildiği zamanki renklerini, toplanma şekillerini, Fransa pazarının %80-85 ihtiyacının bu bölgeden karşılandığını, Perigord'taki üretimin ancak %5 civarında olduğunu, Fransız mutfağında trüf mantarının kullanıldığı çok çeşitli yemekler (tatlılar dahil...) olduğunu öğrendik.
AOC statüsünü 1988 yılında kazanan Luberon Bölgesi, genellikle hafif meyvemsi ve kolay içimli grenache ve shiraz ağırlıklı kırmızı şarapları, bir miktar serin iklime bağlı olarak gevrek, meyvemsi beyaz şarapları ile Rhone Bölgesi'nden daha fazla beyaz şarap üretir.
Yemeğimizde de bize eşlik eden şaraplar kolay içimli ve yemeğin önüne geçmeyen türdendi.
Başlangıç tabağı Fransa'nın meşhur baton ekmeği ile sunulan trüf aromalı ızgara kuşkonmaz yanında ince dilimlenmiş bacon ve serin Luberon beyazı idi.
Ardından trüf parçacıklı, enginarlı pürenin üzerine serpiştirilmiş dana etli tabak sunuldu. Türk damağına oldukça uygun çok lezzetli bu yemeğin yanında daha sonrada iki şişe satın aldığımız Luberon kırmızı şarabı içtik.
Kapanıştaki tatlı, yine trüf esanslı, balsamik sirke ile yapılan krem şanti üzerinde o bölgenin son derece lezzetli organik üretilen çileklerin eşliğinde geldi.
Trüf mantarı, toprağın 8-10 cm altında, yetişmesi için belirli bir teruar isteyen bulunması oldukça zor (Ancak eğitimli köpek ve domuzların kullanıldığı), pahalı gastronomik bir ürün...
Çok sevenler ve hiç sevmeyenler diye kişilerin ikiye ayrıldığı bu damak lezzeti, burunda asetilen kaynağı, butan gazı ve sarımsak etkisi bırakan, topraksı, mineralsi ve oldukça yoğun dokulu, aslında tartışılmaz bir lezzettir.
Fransız mutfağının bu sihirli mucizesini yerinde ve kendine özgü şarapları ile değerlendirmek bizim için eşsiz bir deneyimdi.