Kardeşlerimle, çocukluğumuzda da düşkündük gırtlağımıza. Annemin lezzetli yemeklerine ilaveten yeni mutfak arayışlarımızı sürdürmekten de geri kalmazdık. Bundan kırk yıl kadar öncesi, birçok yiyecek market kavanozlarına girmemişti henüz, o yüzden her şey evde yapılmak zorundaydı. Mayonez de bunlardan biriydi. Restoranlara yemeğe gittiğimizde severek yediğimiz Rus salatasını ne yapıp edip nasıl öğrenir de evde bolca yeriz derdindeydik. Kimileri Amerikan salatası dese de biz ille de Rus salatasında ısrarlıydık!
Meslek Lisesi'ndeki yemek dersi hocamdan mayonez malzemelerini ve yapılışını ivedilikle öğrenmiştim, sonrasında da haydi bakalım mutfağa hücum… Bunca çaba harcadığım yaşım anca 13, 14; evde zeytinyağı tenekeleri dizi dizi, yumurta desen sütçü Hasan getiriyor haftadan haftaya bir dolu sepet. İzin çıkınca annemden, kapatıyoruz mutfağın kapısını, girişiyoruz mayonez serüvenlerimizin en çılgınlarına.
Yumurta ve zeytinyağı aynı ısı seviyesinde olacak demişti hocam Şadiye Hanım, oda sıcaklığı dedikleri ısıyı elde etmek için buzdolabındaki yumurtaları sıcak suda beklettiğimizi hatırlıyorum. Mutfakta yapıp ettiklerimiz oturma odasındaki büyüklerimiz tarafından duyulmasın diye de, zamanımızın askılı kaset çalarını getiriyoruz mutfağa. Bir taraftan müziğimiz, diğer taraftan mayonez yapacağımız en çukurca porselen kabımızı rahatça kullanabilmek için uygun pozisyonu ayarlayıp işe girişiyoruz.
Genellikle iki yumurtanın sarısı ve iki su bardağı sızma yağ ile başladığımız mayonez yapma serüvenimiz, mayonezin kıvamını tutturacağız diye kilolarca sızma zeytinyağı ve sayısını unuttuğum kadar yumurtaya mâl olurdu… Annem biraz söylenir fakat mayonez yapma girişimimizi engellemez, bizim ziyan ettiğimiz yumurtalar ve zeytinyağından ertesi gün misler gibi zeytinyağı kokan poğaça ve kurabiyeler pişirirdi.
Bazılarımızın çocukluğu bile mutfakta geçmiştir!
Mayonezi ilk tutturduğumuz o günü hiç unutmuyorum; çırpılmaktan beyazlaşan yumurta sarılarına minik damlalar halinde damlattığımız zeytinyağının oluşturduğu muhteşem kremalaşma, buluş yapmış bilim adamı mertebesine oturtmuştu bizi. Nasıl bir akıştı o, aynı yönde çırpmaya devam ettikçe koyulaşan kremamsı yoğunluk ile coştukça coşar, büyüklerimizle paylaşırdık sevincimizi. Mutfak kesif zeytinyağı kokusuna gark oldukça tavla zarı doğradığımız havuç, turşu, patatesler ve bezelyeler mayonezin de devreye girmesiyle devasa bir Rus salatası karavanası oluştururdu. Kızarmış ekmeklerimizin üzerine tepeleme koyup yerdik…
Yumurta ve zeytinyağı birlikteliğinden doğan mayonez denilen icat bir mucizeydi o vakitler. Ev yapımıydı, katkısızdı, adil besleyicilerle donanmış temiz bir gıdaydı. Kavanoz ömrü uzasın diye katkılı koruyuculu suni bir nesne değildi. Çocuklarınızla evde mayonez yapmak hem oyun, hem eğlenceli bir uğraş, denemek ister misiniz?