Sahi bizim kültürümüzde büyükanne sözcüğü kullanılan bir sözcük müdür?
Büyükanne ve büyükbaba sözcüklerinin dilimize yabancı dillerden çeviri olarak girdiğini düşündünüz mü hiç? Yazınsal alanda ve sinema dilinde kolaylık getirdiği için sıklıkla kullanır olduk ama; anne ve babalarımızın babasına dede deriz biz. Annelerine de anneanne ve babaanne… Eğer anneanne ve babaannelerimizin anneleri hayattaysa onlara da nine deriz. Koca nine, koca dede. En azından bizim ailede öyle. Yakinen tanıdığım pek çok ailede de öyle olduğunu görmekteyim.
Bildiğim kadarıyla biz topyekûn nine ve dede demeyi tercih eden bir toplumuz. Nineye bazı yörelerde nene, ebe de dendiği olur. Nereden esti bunları sorgulamak derseniz? Bir moda var bilirsiniz; Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesinde kaybolmaya yüz tutan örf adet ve geleneklere, eski değerlere sahip çıkış giderek hızlandı.
Geçtiğimiz yüzyıl, özellikle batı toplumları; modernizmin yalnızlaştırdığı insan modelini göklere çıkarmıştı. 60’lı yıllarla hızlanıp 90’larda doruk noktasına ulaşan bireyin modern yaşam özlemi ve aşırı özgürlük anlayışı, eskinin değerlerini çok çabuk gözden düşürdü. Büyükanne ve büyükbabaların yapıp ettikleri eski moda ve tedavülden kalkması gerekenler olarak görüldü. Küçük ve kapalı toplumlardaki bilge yaşlılara gösterilen saygı giderek azaldı ve yaşlılar yalnızlığa itildi. Yalnızlaşan gençlik, yalnızlaştırılan yaşlılara dönüştü ki, son 30 – 50 yıllık süreçte bunun hiç de iyi bir şey olmadığı yaşanarak öğrenildi.
Şimdilerde, yine batıdan esen akımlarla yaşlılığın ayaklı okullar olduğu gerçeğine tosladık. Yaşlılardan, onların da kendi büyüklerinden öğrenip bugüne taşıdıkları yazılmamış bilgilerin olduğunu fark ettik. Öyle ya, kitaplarda olmayan, kayda geçmemiş nice aktarımsal alışkanlık sadece ve sadece yaşlılara kulak verilerek öğrenilebiliyor! Bu gerçeği, kaybetmeye az kala yakalayan batı toplumları, “Büyükanne bilgeliği, büyükannemin çeyiz sandığı, büyükanneler günü, büyükanne tarifleri” gibi yaşlıların kadim bilgeliklerinin öne çıkartılabileceği yeni uygulamaları destekliyor.
Bu tür geriye dönüşlü projeleri batıdan uyarlayıp, ülkemizde de hayata geçirmeye çalışan pek çok grup var. Tıpkı, yiyecek içeceklerde, tarımda ve hayvancılıkta batıdaki doğal uygulamaları ülkemizde de uygulamak isteyen çalışma grupları gibi… Moda deyimle buna “rol model” deniyor! Batıdan ve diğer uzak ülkelerden de olsa, sahip olduğumuz değerleri yeniden keşfetmemize yararı olan bu özenti uygulamaların, her şeye rağmen yararlı olduğunu düşünüyorum.
Bazı grup ve toplulukların içinde olmamaya özen gösterme çabam, Anadolu coğrafyasının kendi değerlerinden henüz uzağa düşmediğini bilmemdendir. Nine ve dedelerimizin kadim bilgileri bizler için hala önemli ve kullanılabiliyor. Biz onların varlıksal değerlerini tamamen reddetmedik, hala birer parçamız onların yönlendirmeleriyle iş görmekte… Hani derler ya içimize işlemiş, genlerimize kaydolmuş!
Belki salt bu yüzden “büyükanne, büyükbaba” değiller. Babaanne, anneanne, dede, nine onlar…