Ne kadar hazin bir şey dostlar, koskoca bir iç denizi yok etmişiz. Neden mi bunu söylüyorum?
Pazar günü (ki genelde Bursalıların Mudanya'yı tavaf etme günüdür)
baktık ki hava limoni, ortalık çok kalabalık değil, şöyle bir kordon boyu turuna çıktık. Geze geze ana iskeleye doğru gidip balık tutanlara bakmak istedik. İskele ana baba günü. Dipdibe bir sürü balıkçı balık tutma heveslerini gidermeye çalışıyor. Ama kovalarda ne var diye baktığımızda Marmara Denizi'nin de içler acısı halini gördük. Denizin olmazsa olmazı güzelim istavrit balığının esamesi bile yok. İstavrit bile yok olmuş, bitmiş. Balıkçılarda bile kilosu 25 lira. Yazıklar olsun! Bunu da mı görecektik, hem de bu kadar çabuk! Denizi gören de içi balık kaynıyordur bunun zannediyor.Ama içi kof,çürük ve kokuşmuş,kalıbının denizi değil!
Marmara'nın çerezi istavritler, yerlerini kahverengi, zehirli, iğrenç denizanalarına ve dipteki beş para etmez mezgit bozuntularına bırakıp, insanlara asla anlayamayacakları bir ders vermeye gitmişler. Tabi ki anlayana! Bindikleri dalı kesen iç deniz korsanları bu bilince ne zaman ulaşırlar acaba? Her tarafımız deniz ama , gelecek neslimiz balığı sadece kitaplarda görüp,tanıyacak sanırım.
İnsanlığın doğadaki herşeyi acımasızca,tasasızca ve umarsız bir biçimde bitirip tüketme hırsı, üzerinde tonlarca kitap yazılacak ve bir o kadar da okullarda okutulacak kadar vahim maalesef!
