Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










3133 
250 gram teneke peyniri
        Yazılar


Nurdan ÇAKIR TEZGİN    
  Yayın Tarihi: 19.12.2012    

250 gram teneke peyniri

Çocukluğumdan beri et yemediğimden, peynir benim için et görevi üstlenmiştir. Peynire dair yeni tatlar yakalamak hep hoşuma gider. Eskiden şimdiki kadar fazla peynir çeşidi yoktu, eminim vardı da bizler o çeşitlere ulaşamıyorduk!

Öyle ya mahallemizdeki Gün ve Ayanoğlu süthanelerinde hangi peynir satılıyorsa o satın alınıyordu evimize. Süthaneye gitmek zor geldiği bazı sabahlar da en yakın bakkaldan alınırdı sabah kahvaltımızın beyaz peyniri. O zamanlar teneke peyniri denirdi beyaz peynire. “Git” derdi annem, “git bakkaldan 250 gram teneke peyniri ve iki taze ekmek al gel”. “Yumuşak ve yağlı tenekeden olsun, ha bir de kırıklı olmasın dikkat et” diye de eklerdi peşimden. Bilirdi bakkalların çocuklara biraz özensiz satış yaptığını!

Evimizin et ve peynir alışverişini genellikle haftadan haftaya babam yapardı. Biraz mihalıç ki biz a'sını uzatarak malıç derdik, biraz eski kaşar, bolca beyaz teneke peyniri ve tuzsuz kaşar lôru alırdı. Şimdikiler tatlı lôr ya da lôr peyniri diyorlar kaşar lôruna! Beyaz peynirin çeşitleri arasında sert ve ekşimsi aromalı olanını büyükler kirece benzetseler de ben pek severdim. Sert ve ekşi beyaz peynir en severek yediğimdi. Sarı renkli damak çatlatan keskin koyun peyniri, herkesce pek beğenilendi. Ezine peyniriydi sanırım o.




Ah bir de yumuşacık, tereyağ gibi ekmeğe sürülen teneke peyniri vardı ki onun yeri apayrıydı. Kızarmış ekmeğin üzerine sürülünce erir parmaklarımızın arasından akardı. Taze peynir denilen sünger gibi zıplayan, süt kokulu ve az tuzlu bir peynir çeşidi daha vardı ki ne zaman aklıma gelse ilkbaharın bütün kokuları gelip burnuma dolar. Nisan Mayıs aylarında gittiğimiz pikniklerin vazgeçilmeziydi o, “taze peynir de aldın mı” diye sorardı annem babama… Nedendir bilinmez, taze peynir ile zeytin, lop yumurta ve taze baş sarımsak da yerdik piknikte! Turfanda salatalık, yeşilbiber ve domatesi de unutmayayım…

Peynir kıymetli gıdaydı şehirliler için. Köye, köylere gidildiğinde yoğun ve keskin kokulu koyun ve keçi peynirleri de yenirdi, ama nedense biz çocuklar köy peynirlerine epey mesafeliydik. Dükkân peyniri daima tercihimizdi. Büyüklerin köy peyniri ve çökelek merakını da hiç anlayamazdım o zamanlar!

Annem bazen kesilmiş sütten lôr yapardı ve eskilerden kalma bir alışkanlıkla lôra şeker ve tereyağ koyup ateşte pişirdiği garip bir tatlı yapardı! Biz çocukların sevmediği bir tatlıydı.

Mahalle mandıralarında öyle şarküteri ürünü cafcaflı peynirler satılmazdı eskiden. İthal ürün zaten yoktu. Yöresel peynirler de meraklısı yok diye satılmazdı galiba! Öyle ya o zamanlar böylesi yoğun göç de yoktu. Otlu ve biberli ekşimik satıldığını hatırlıyorum bir tek; Trakya göçmeni çoktur Bursa’da o yüzden herhalde…

Sonraları giderek bakkallar market olmaya başlayınca, kutulu fabrikasyon peynirler türemeye başladı mahalle marketlerimizde. Yuvarlak kutulardaki üçgen eritme peynirler simit ile yendiğinde, öğrenci parasını sonuna kadar hak eden lezzetlerdi! Markası bile aklımda; “Sayas Peynir” dedik mi bütün harçlıklarımız hazırola dururdu. Daha da sonraları, eritme peynirlerin krem peynir adı altında plâstik kâselerde satıldığına tanık olmaya başladık. Ve ardı sıra daha nice teknolojik peynirler ortalığı kasıp kavurdu…

Şimdilerde de ne hikmetse, hijyen derdine kutulara hapsettiğimiz lezzetleri yeniden serbest bırakma telaşına düştük.

Teknoloji ve sosyal medyanın yardımıyla dünya giderek küçülür oldu! Bu küçülmeye erişilebilirlik, iletişebilirlik kolaylığı deniyor. Herkes, özellikle ilgisi olan alanlarda artık her şeyden çabucak haberdar oluyor. İtalya ve Fransa’nın herhangi bir köyünde üretilen peynirin yapılışı, internet sayesinde meraklısının bilgisinde artık... Sadece bilgisinde mi? Marketlerinde de… Neredeyse her market dünya peynirlerini bulundurur oldu.

Ben ise, halâ o 250 gramlık bakkal peynirlerinin tadındayım, bir de babamın aldığı koklayarak yediğimiz sapsarı eski kaşarların, Karacabey ve Manyas malıçlarının…


Nurdan ÇAKIR TEZGİN

www.ascifok.com







   6441   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com