Django baş kahramanımızın adıdır, velakin D okunmaz.
Filmin adı: Django Unchained olup zincirsiz Django manasındadır.
Filmin süresi 165 dakikadır, fakat bu uzunca sayılacak yeni Tarantino masalı su gibi akıp geçer. Çektiği sahneleri atmaya kıyamamasını ve bu yüzden uzun soluklu filmler yapmasını ayrıca takdirle karşılıyoruz.
Her ne kadar Akademi'nin çok saygıdeğer üyeleri Oscar yarışında bu filmi görmezden gelmeyi tercih etmişlerse de (Umut Işığım gibi son derece yavan bir filmi baş tacı ederek...) biz gönül Oscarımızı kendisine takdim ediyoruz.
Şiddet, vahşet, abartılı kanlı sahneler yüzünden tavır takınmış olabilirler, ancak bu Tarantino'nun imzasıdır...Yadsınamaz. Abartının boyutu, onun bir o kadar gerçeklikten uzaklaşmasına sebep olur ki bu da Tarantino'ya has bir özellik olagelmektedir.
Köleliğin had safhada hüküm sürdüğü, Amerikan iç savaşı zamanları kelle avcılığı yapmakta olan Dr.Schultz tarafından kurtarılarak özgürleştirilen Django'nun doktor ile beraber karısını kurtarma macerasını anlatır üstad Q.Tarantino.
Bir önceki filmi ''Soysuzlar Çetesi'' ile tanıyıp sevdiğimiz Christoph Waltz burada canlandırdığı Alman diş doktoru, kelle avcısı rolüyle bence adını sinema tarihine altın harflerle kazımıştır. Bir çok ünlü oyuncuyu bünyesinde barındıran film, Waltz'ın muhteşem oyunculuk gösterisiyle tadından yenmez hale geliyor. En iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ı ona verilebilir bence...
Diğer oyuncular ise şöyle: Django'yu Jamie Foxx, karısını son dönem scandal adlı diziyle adını duyuran Kerry Washington, kötü adamı Leonardo D. Caprio, onun gıcık, sevimsiz ve üçkağıtçı uşağını Samuel L.Jackson oynuyor. Hatta bir ara Don Johnson bile arzı endam ediyor.
Benim favorim her ne kadar Waltz ise de Samuel L. Jackson da yer aldığı kısımda L.D.Caprio'nun (neden olduğu açıklanmıyor nedense) zenci olup efendisi ile arasında saygısızlık düzeyinde bir ilişki bulunan, insanda bir kaşık suda boğma arzusu yaratan baş kahya Stephen rolünde acayip başarılı...
Sevenleri çok sever de bir o kadar da hazetmeyeni vardır sanırım Tarantino'nun. Şiddete prim vermesi onun kişisel tercihidir ancak bu kitlelerin onu itici bulmasına da neden olur aynı zamanda.
Kill Bill serisi benim baş tacı filmlerimdendir, ama birçok kişi içerdiği acayip kanlı sahneler yüzünden ondan nefret eder. Öyle abartılmıştır ki fışkıran kanlar, uçurulan kafalar, kollar artık absürdlük seviyesine ulaşır, bu da onları ciddiye almamanıza neden olur.
Django'da diğer filmlerinde olan humor pek fazla yok maalesef. Bu da kölelik olayının özündeki insanlıkla bağdaşmayan acının ve mantıksız aşağılanma duygusunun bir uzantısı olarak bilerek es geçilmiş sanırım.
Asla anlayamadım ve hiçbir zaman da anlayamayacağım bu ırk düşmanlığını!...
Çok zahmetli bir şekilde izleyebildim filmi ve tekrar izlemem de gerek. Ancak merak kediyi öldürür. İzlemesem olmazdı. Film izleme uğruna her türlü zorluk göğüslenir...Misyonumuz böyledir.
