Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










1522 
Hitchcock Hitchcock'a karşı...
        Sinema


Esin ÇAKIR    
  Yayın Tarihi: 13.3.2013    

Hitchcock Hitchcock'a karşı...

Oscar'a aday filmleri izlerken bir iki ufak dalda aday olan Sacha Gervasi'nin ''Hitchcock'' filmini de yeri gelmişken izleyelim dedik.

Alfred Hitchcock benim favori yönetmenlerimdendir. (Özellikle VERTİGO ve ARKA PENCERE tam bir başyapıttır.)

Zaten kendisi tüm zamanların gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edilir. Bunda İngiliz olmasının ve seyircinin nabzını yakalamaktaki ustalığının payı oldukça fazladır. 70'e yakın film çekmesine karşın maalesef hiç Oscar kazanamamıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere Akademinin seçimlerinin ciddiyeti tartışmalıdır.

Oscar demişken; Arkadaşlar ''Oscar'a beş kala''yı yazdın sonrasını neden yazmıyorsun diye soruyorlar. Kazananlar açıklandıktan sonra öyle bir tantanası sürüyor ve üzerine konuşuluyor ki içimden bunlara katılmak gelmiyor. Ben yazımda tahminlerimin çoğunu tutturdum, zaten epeyce bir zamandır sürpriz çıkmadığından kazanacaklar da ayan beyan ortada oluyor, şaşırtmıyor. Ancak ''Argo'' denen o kötü filme en iyi film ödülü verilmesi diğerlerine haksızlık oldu ve Amerikan politikası ilk defa bu kadar
fazla gün yüzüne çıktı. Ayrıca gerçekten de şöyle çok sıkı diyebileceğimiz bir film yarışmada yer almıyordu. Ortalama ve ortanın az üstülerle idare edilmiş anlayacağınız.

Hitchcokc'tan bahsedecektim, nerelere geldim. Oscar denince duramıyorum galiba. Neyse bu filmden yaklaşık bir ay sonra da yine Hitchcock'un hayatının bir bölümünü ele alan Julian Jarrold'ın ''The Girl'' filmini izledim. Dolayısıyla iki Hitch filmini kıyaslama olanağı doğdu.

İlkinde oyunculuğunun karşısında her daim reverans yaptığımız Anthony Hopkins'in canlandırdığı bir Hitch karakteri, diğerinde Toby Jones adında tanımadığımız bir İngiliz aktörün canlandırdığı Hitch.

Hopkins'in tüm iddialı donanımına karşın biz Toby Jones'un samimi, abartısız ve inandırıcılığı yüksek oyunculuğunu daha çok beğendik.

İkisi de 2012 yapımı filmlerden ilkinde Alfred Hitchcock'un karısı Alma(Helen Mirren) ile olan ilişkisini, ikincisinde ise ünlü ''Kuşlar'' filminde başrol oynattığı Tippi Hedren (Oyuncu Melanie Griffith' in annesi) ile olan zorba ilişkisini anlatıyor. Tippi Hedren karakterini yine ünlü bir İngiliz oyuncu Siena Miller son derece başarılı bir şekilde canlandırmış.

A.Hitchcock filmlerinde özellikle sarışın, dönemin en parlak ve güzel bayan aktrislerini seçip oynatması ve bunlarla aralarında geçen yıpratıcı, tacizkar ilişkileriyle meşhur. Karısı nasıl dayanmış bunca şeye bilinmez.
Burada da Siena Miller bu tacizler karşısında ne yapacağını şaşırmış,(filmi bıraksa bir türlü, bırakmasa bir türlü: Ama iyiki de dayanmış) tahammül sınırını zorlayan ilişkiyi sürdürürken geçirdiği zorlu süreci canlandırışındaki sıradışı oyunculuğuyla bizleri ihya etti açıkçası.

''Kuşlar''dan sonra A.H Tippi'yi bırakmıyor ve onunla ''Marni (Hırsız Kız) isimli son şaheserinde oynamak için anlaşıyor, ancak bu filmden sonra ikisi bir daha asla biraraya gelmiyorlar.

Özetle iki filmin karşılaştırmasından her yönüyle galip çıkan ''The Girl'' oldu.
Üstadın yaşamı, sanatı ve yaratıcılığı açısından merak edenlere keyifli bir İngiliz filmi olarak öneriyoruz.

Ayrıca ''Kuşlar'' filminin kamera arkası hakkında bilgi sahibi olmak için de son derece önemli bir belgesel kıvamında.


Esin ÇAKIR









   3191   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com