Bir çınarı daha uğurladık Şehâdet Camisinden… Sevdiklerinin “insan beyi, insan amcası” İhsan Üren’i, sevgili can yoldaşı Mesture Üren hoca hanımın yanına, sonsuza uğurladık…
Uğurluyoruz bir bir… Yine bir sonbahar, yine bir veda.
Sonbahar bunu hep yapıyor. Hep uğurlamalarda tarihi çınarları hep...
Çınar yapraklarının hışırtısını kulak kirişte bekler olduk neredeyse! El kadar çınar yaprakları döşedi yine kaldırım taşlarını. Şimdi onların vakti, öyle ki her yerdeler. Sokaklarda, tarihi külliyelerde, ille de cami avlularında musalla taşındalar. Basmaya kıyamıyor insan. Ya da korkuyor o cılız hışırtıdan! Hep hazan hep yolculuk çünkü…
Böyleyiz biz, böyleyiz biz insanlar.
İhsan Üren’i uğurlayan Şehâdet Cami’sinin avlusundan, kendi dizeleri dökülüyor anılara; o söylüyor o yol veriyor dizelere…
“ Tophane…
Şimdi çıksam, Gümüşlü Kümbet’e,
Tophane Parkında otursam:
Kırk yıl öncenin gencini yanıma çağırsam;
Kızarık yüzüne baksam, terleyen ellerinden tutsam,
Sevgili bekleyen coşkusuyla dalga geçsem…
Şehâdet Cami’nin oradan; Pınarbaşı’nın
Buzlu suları gibi aziz bir kız alsam,
Öpüp başıma koysam; Olsa kırk yıllık karım…”*
Aynı caminin, aynı sokağından bir kıza sevdalanan şairi, yine aynı sokağın aynı camisinden uğurluyoruz. Bu yolculuğun çınar yapraklarıyla bir derdi olmalı! Evet, evet, çınar yapraklarıyla, Tophane yokuşuyla, kuşlarla, sonbaharın hüznüyle…
Dönüp dolaşıp aynı sarmalın ipini çekiştiriyoruz. Aynı yolları biteviye artık aynılaşmayan kederlerle adımlıyoruz. Tanıdık bildik çok şey var. Dilimizin ucunda geçmişin anıları... Rastlantı değil hiçbiri. Geliyoruz, göçüp gidiyoruz.
Toprağın bol, yolculuğun sonsuz olsun İhsan Bey.
*Sis zaman, düş zaman / İhsan Üren
Bursa’dan Ben de” Sayfa: 34
Validebağ - İstanbul / 1 Mayıs 2001 www.ihsanuren.com