Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










3196 
Heykel-Postane arası / Yılbaşı kartları
        Yazılar


Nurdan ÇAKIR TEZGİN    
  Yayın Tarihi: 24.12.2016    

Heykel-Postane arası / Yılbaşı kartları

Postanenin önüne kurulan kartpostal stantlarını kimler hatırlar acaba?
Tabi, o vakitler stant değil sergi deniyordu o satış tezgâhlarına. Yetmişli yılların Eski Bursa’sında bizler gençtik, hatta bazılarımız çocuk bile sayılırdık. Yılbaşına on beş gün kala kurulan kartpostal tezgâhları yeni yıl heyecanımızı ikiye katlar, okul ev arası gidiş gelişlerimize simlerle ışıldayan rengârenk bir anlam katardı. Ulu Camii’nin karşısındaki Postane köşesi, eski zamanlarda yılbaşı ve bayramlar öncesinde tüm Bursalıların uğrak yeri olurdu. Hele iş ve okul çıkışı saatlerde iğne atsanız yere düşmezdi.

Bursa'nın Atatürk Caddesi boyunca, postane köşesi başta olmak üzere, Maksem yokuşunun başladığı Artıç Oteli köşesi ve Ziraat Bankası önü ne çok acı tatlı anıya şahit olmuştur. Ne öyküsel buluşmalar yazdırdı birçoğumuzun anılar defterine kim bilir!

Eski Postane binasının önündeki üzeri kapalı sütunlu bölüm, kartpostal satıcılarının sığınağı gibiydi o vakitler. Henüz dışarıya ankesörlü telefonlar da konmamıştı. Telefon kulübeleri postane binasının içindeydi. Telefon etmek için madeni tırtıklı jetonlar satın alırdık. Kartpostallarımızı göndermek için pulu da aynı yerden temin ederdik.

Kartları açık zarf içinde göndermek zorundaydık! Kapalı zarf mektup muamelesi gördüğünden, zarfı yanlışlıkla kapatırsak on kuruşluk kart pulu yerine yirmi beş kuruşluk mektup pulu yapıştırmamız gerekirdi. Pul dedim de; neydi o pul yapıştırmak için soğukta dilimizle ıslattığımız zarfların köşeleri… Kutsal bir yanı vardı sanki o zarfların!

Yılbaşına doğru her kartpostalcıdan birkaç çeşit alırdık, on tane yirmi tane olurdu elimizde ve ben bazı kartpostallarıma kıyamaz defter arasında kendime saklardım. Dolma kalemle yazmamızı öğütlerdi Türkçe öğretmenimiz İnciser Hanım. Tükenmez kalem, kart ve mektup yazışmaları için saygın sayılmazdı! Dolma kalemlerimizin altın devriydi o yıllar.

Sıra sıra dizilmiş kartpostal sergileri arasında dolaşıp, sevdiklerimize kart seçmekten çok hoşlandığımız o meleksi günlerimiz kanatlanıp nerelere gittiniz? Ah o kartpostal tadındaki gençlik günlerimiz!

Biz kızlar, her birimiz heyecandan uçuşan meleklerdik; kimimizin hiç geçmeyen ergenlik sivilceleri vardı, kimimizin saçları pırasa, kimimizin ağlamaklı yufka yürekleri ve ağlak suratları vardı, bazılarımız tırnaklarını yer ya da gözlerini mütemadiyen kırpıştırırdı, kimilerimiz de aşırı güzel ve alımlıydı ha… Ergenliğin yeni yetme hallerinin açıkça fark edildiği o yıllarda elimizi kolumuzu nereye koyup nasıl yürüyeceğimizi bilemediğimizden olsa gerek, kucağımızdaki ders kitaplarına öyle bir sarılırdık ki, gören de sanırdı ki dünyanın en kutsal kitabını taşıyoruz!

Elbet o zamanlarda da türlü keyif veren şeyler vardı var olmasına da, biz muhafazakâr yetiştirilen kızların eğlencesi en fazla Heykel - Postane arası volta atıp tebrik kartı seçmekti! Büyük bir heyecandı süslü yılbaşı kartpostalları seçmek.

Belki bazılarımız, hoşlandığımız delikanlı için kart satın alabiliyorduk! Onu da göndermeye cesaretimiz olmazdı zaten, zira; hoşlandığımız delikanlının da bizden haberi olmazdı! Dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali… O meçhul delikanlıya gönderemediğimiz ne kadar simli süslü, romantik kartpostalımız varsa uzak akrabalarımıza ve aynı şehir içindeki diğer arkadaş ve öğretmenlerimize gönderirdik. Tabi, kartpostallar sadece postane önünde satılmazdı, Heykel önünde de seyyar satıcılar türerdi yılbaşı ve bayramlarda.

Atatürk Caddesi’nden Mavi Köşe'ye bütün kırtasiyecilerinde döner kartpostallıklar olurdu, en güzel kartı bulmak için ha bire çevirirdik o metal döndüreği. Şekercioğlu ve Suhulet Kırtasiyecilerine girip çıkmadan duramaz illa bir kolaçan ederdik o dükkanları, Suhulet’in çukur dükkânının dehliz uzunluğunda renkli kırtasiyeler ve kartlar arasında kaybolurduk. Ay bir de zarf seçmelerimiz vardı; zarflar da çok çeşitliydi, tıpkı kartlar gibi kokulu ve renklileri vardı.

Sonraları seksenli yıllardan itibaren Bursa Belediyesi’nin arkasındaki Çiçek Izgara’nın da baktığı Orhangazi Meydanına kartpostal çarşısı kurulur olmuştu. Bir yanda yılbaşı öncesi satışa çıkan nergis ve sümbüllerin kokusuna eşlik eden yılbaşı kokinaları, diğer yanda sayısız kartpostal tezgâhlarıyla yeni yıl coşkusu derken, Tuz Pazarı ve Köylü Pazarı’nın o iştah kabartan renk cümbüşü…

Ben, masumiyet yılları diyorum o eski Bursa zamanlarına. Ülkemin ve insanlarının komşularıyla saygı çerçevesi içinde geçindiği, saygı ve hürmetin ahlâklı olmakla eşdeğer sayıldığı günlerdi.

Umut fakirin ekmeği misali, yine de umutlu ve mutlu yıllar diliyorum…




Nurdan ÇAKIR TEZGİN

www.ascifok.com







   4972   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com