Çarşamba Pazarı’nın Darmstadt olmadan önce Merinos Evleri zamanlarına gidelim biraz. Binlerce insanın ekmek yediği Merinos Fabrikası’nın harıl harıl işlediği yıllardı. Bursa kadınlarının modern bir fabrikada çalışma hayatına atılıp bebeklerini Merinos’un kreşinde büyüttükleri, çocuklarını Merinos İlkokulu’nda okuttukları, kentli olmanın modernliğine ilk adım attıkları yıllardı. Merinos Fabrikası, çevresindeki tüm oluşumlarıyla Cumhuriyet Türkiye’sinin Bursa’daki kalbiydi adeta! Annemin doğduğu (1938) yıl açılmış. Benim Merinos İlkokulu’na başladığım 60’lı yılların Çarşamba Pazarı’nı çocuk gözümle anlatmaya yeltendiğimde pek çok anı uçuşur belleğimde.
Merinos Evleri ve Merinos Lojmanlarının Bursa’nın çehresini değiştirmede önemli rol oynadığı yıllardı o yıllar.
Çocuk kalbimizle dinlediğimiz hikâyeler, özlemlerimiz, Amerikan sistemi yapılmış telli balkon kapılarına hayranlığımız, düzenli bahçelerdeki duvar çitleri, modern mutfaklarıyla Merinos Evleri, işçi ve memur lojmanları, o devrin sosyal lojmanları olarak beğenimizi kazanan yapılardı. Mahalle içlerine göre daha geniş olan caddesiyle Çarşamba Pazarı yolu Arnavut kaldırımlarıyla döşeliydi o zamanlar. Çarşamba günleri kurulan semt pazarının okulumuz ile bitişik olması, pazarın o sosyal cangılını henüz çocuk yaşımızda içselleştirmemizi sağlamıştı. O gün bugündür severim pazarları. Pazarcı bağrışları arasında çalan paydos ziliyle ceplerimizdeki 25 kuruşların satın alma gücüne olan inancımızı unutmam mümkün mü, çocukluk işte...
Kış ise turşucu, cantıkçı ve Şam tatlıcı, bahar ise erkenci dondurmacı, sütsalcı, çağla ve erikçi bekliyor olurdu okul kapısında bizi. Çarşamba Pazarı olduğu günler panayır mutluluğu dolardı içimize. Beş kuruşluk dondurma alıp külahtan düşürünce, dondurmacının biraz daha dondurma koymasının verdiği mutluluk az şey miydi!
Merinos Evleri’nin ikişer üçer kata dönüşme serüveni yetmişli yıllar ile başlamıştı. Rant olaylarının Bursa’da henüz yeni yeni palazlanmaya başladığı yıllardı o yıllar. 20 yıllık kredilerle işçi evleri olarak ödenip borcu biten Merinos Evleri birer ikişer başkalaşım geçirir olmuşlardı. O güzelim bahçeli evler betonlaştıkça, yeni yeni türeyen Karadenizli müteahhitlerin iştahını kabartmıştı. Tek katlı bahçeli evini müteahhite verenler iki apartman dairesi alıp müeahhite 8 – 10 daire kazandırmış oluyorlardı.
İlk furyada bu ketenpereye gelenler sonradan ah vah edip dövünmeye başladılar tabi, sahip oldukları bahçeli evin yerindeki 12 daireli apartmanda söz sahibi olamayınca nasıl bir hata yaptıklarını anlayıverdiler. Bu hezimeti kaldıramayan bazı komşularımızın fücceten kalp kirizi geçirdiğini, bazılarına da inme indiğini duyar üzülürdü evdeki büyükler. O hengâmeden sonra Çarşamba Pazarı'nın bahçe duvarlarında artık şöyle yazılar görür olmuştuk; “Çarşamba’nın kazları adam etti Lâzları.”
Not: Bu satırlarla Karadenizli kardeşlerimize hiçbir gönderme yoktur. Yetmişli yılların yaşanmışlıkları olarak algılanmalıdır lütfen.