Gökyüzünün yeryüzünü sonsuz bir hırsla sırılsıklam ettiği bir bahar günüydü. Martın son çeyreği olmasına rağmen doğa tüm ıslaklığıyla yeşile kestiğinden, ağaçlar tomur tomur yaşam fışkırıyordu. Bardaktan boşanan yağmur kovadan boşalma evresini çoktan geçmiş iliklerimize kadar ıslatmıştı küçük grubumuzu.
Tek bildiğimiz Bursa Nilüfer’de Misi Köyü’nde yeni açılan bir Edebiyat Müzesi’ne gidecek olduğumuz!
Bursa’da, üzüm bağları ve şaraplarıyla ünlü bir köyde, kıymeti içinde gizli görülesi bir Edebiyat Müzesi… Eskiden, çok eskiden ev yapımı şarap almaya giderdik Misi'ye. Diyorum ya çok eskiden!
Yola çıkışımızın ivediliği her ne kadar Esin Çakır’ın babası şair ve eleştirmen rahmetli İhsan Üren’in hatırasına olan derin saygımızla şekillendiyse de, koskoca bir edebiyat emekçi ordusuyla yüzleşecek olmamız hepimizi heyecanlandırmıştı. Çocukluktan ilk gençliğe kulak doygunu göz yorgunu edebiyat sevgimiz, bu müzenin kucakladığı ağır toplarla öyle bir ağırlaştı ki Misi Köyü’nün daracık sokakları aniden genişleyerek bizleri hiçbir yersiz her yerli kılıverdi. Genişleyip kabaran okuma duygularımız depreşti yine! Hani o eski zamanlarda sayfalarını çevirdikçe bitmesini istemediğimiz ama büyük bir açlıkla okuduğumuz kalın ciltli kitaplarımız vardı ya, o günlerin bildik sızısıyla ürperdik müzenin loş odalarında…
Kimler yoktu ki…
Kimler kimlerin el yazmaları, mektupları, kitap eskizleri, gazete dergi kupürleri, yazı argümanı kalem defterleri, fotoğrafları, gözlük, pipo ve daktilo gibi özel eşyaları…
Ahmet Hamdi Tanpınar, Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Fethi Naci, Cahit Külebi, İlhan Berk, Necati Cumalı, Edip Cansever, Melih Cevdet Anday, Vedat Günyol, Cemal Süreyya, Rıfat Ilgaz, Tahsin Yücel, Sabahattin Kudret Aksal, Attilla İlhan, Adalet Ağaoğlu, Mehmet H. Doğan, Memet Fuat,Rauf Mutluay, Halet Çambel, Orhan Şaik Gökyay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Muzaffer İzgü, Vedat Günyol, Orhan Pamuk, Ataol Behramoğlu, Gülten Akın, Tarık Dursun. Nahit Kayabaşı, İhsan Üren, Serdar Ünver, Nuri Demirci, Hilmi Haşal, K. Behçet Necatigil, Ece Ayhan, Selim İleri, Talat Sait Halman, Enis Batur, Yaşar Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca başta olmak üzere, ayrıca Bursa’nın yetiştirdiği daha nice edebiyat insanı…
Türkiye’de alanında tek olduğu söylenen Bursa Nilüfer Belediyesi Edebiyat Müzesi’ni vücuda getirip emeği geçenleri kutlamak gerek. Belki daha pek çok eksiği olabilir fakat yola çıkış amacı ve ortaya koydukları ile geçmişten geleceğe önemli bir dönemeci işaret ettiğinden, müzecilik anlayışımız içinde yerini almış olmasından mutluluk duydum. Elini taşın altına koyanları tekrar kutluyorum.
Bahar sağanağına tutulmanın esrikliği, eski kitap sayfalarındaki “tabiat” ve “gri bulutlar” betimlemelerine atıfta bulunurcasına etkilemişti beni o gün. Uludağ’ın eteklerinde çok eski zamanlardan kalma şimdilerin turistik köyü Misi’de, ki yeni adı Gümüştepe’yi pek anmamaya çalışarak Bursa’da eskimeyen tüm zamanlarda olmanın derinliğiyle çok şey yazasım var. Var da, artık uzun yazıları okumaya kimselerin vakti yok. Ah sevgili Gülten Akın, o ince şeyler konusunda nasıl da haklısın !
Satırlarımı İhsan Üren’in Sevmek Mevmek isimli kitabındaki “Senin bulunmadığın müzeler” şiirinden birkaç dize ile sonlandırayım…
“Ellerinin değdiği toprak müzeydi
Seni anlatan ellerin müzesi.
Bir kereden fazla yıkanılmayan
ırmaklarda
Bütün günlerime
ve’lerle başlıyorum.
Ellerimin uzantısı bir kuğu boynun
Bulunmadığın müzelerde de
unutulmadın.