Şimdilerde herkes sinema eleştirmeni oldu ama, çorbada tuzumuz olsun deyip, iki satırda biz karalıyalım.
Yılmaz Erdoğan çok yönlü bir sanatçı. Tiyatro oyuncusu, eğitmen, şair, senaryo yazarı, yönetmen vs... Sinema alanında da önceki üç filmi ve ''Neşeli Hayat'' ile iyi bir sinema adamı olma yolunda hızla ilerliyor.
''Neşeli Hayat'' BKM Mutfak oyuncularına bakarak ve de diğer filmlerini referans alarak komedi filmi bekleyenleri hayal kırıklığına uğratıyor.
Buradaki hayat aslında hiçte neşeli değil, hatta oldukça çaresiz ve hüzünlü.
Filmleri köşelerine taşıyıp hem değerlendirip hem de konusunu bir güzel anlatan yazarlara oldum olası kızdığımdan ötürü filme sadece oyuncu, içerik ve Erdoğan sineması açısından bakmak istiyorum.
Öncelikle film Türk sineması açısından son derece sade, sıcak ve içten. Ayrıca inanılmaz derecede abartısız. Bu özellik maalesef günümüz filmlerinde az bulunur bir nitelik olmaya başladı. Konusu itibarı ile kolaylıkla bir melodrama dönebilecek, kitleleri hüngür hüngür ağlatabilecek ya da ağdalı bir komedi-dram ilişkisine evrilebilecek iken, Erdoğan tam tersini yaparak bu uç noktalara yüz vermeyip son derece dozunda, gerçek hayatta da işte bu böyledir söylemini benimsemiş. Çokta doğru yapmış.
Filmin başından sonuna size eğreti gelen, sırıtan sahne yok gibi. Oyuncu seçimleri de yerli yerinde. Her pazar kaçırmamaya özen gösterdiğim ''Çok Güzel Hareketler Bunlar''daki genç ve başarılı oyuncu kadrosu Erdoğan tarafından çok güzel değerlendirilmiş. Filmi izlemeden önce bu kadronun sıkıntı yaratabileceği yönünde endişelerim vardı. Ama çoğu doğru rollere oturtulmuş, sadece Ersin Korkut'un oynadığı Lokman karakterine ÇGHB'dekinin birebiri olması açısından ısınamadığımı belirteyim. Büşra Pekin Erdoğan'ın karısı rolünde işte budur diyecek kadar başarılı, sade ve dozunda bir oyunculuk sergileyerek şapka çıkarttırıyor. Ve sevgili Cezmi Baskın... Ufacık bir sahnede devleşen adam... Baştan karükatürize dozu fazla kaçmış gibi algılansa da, büyük sanatçılar için rolün süresi önemli değildir mesajı ancak bu kadar güzel verilebilir.
Sonuç Erdoğan sinemasının geleceği açısından çok umut vaadediyor. Çizgisini koruması ve geliştirmesi, gişe başarısına prim vermemesi, Cem Yılmaz'ın düştüğü popülist yaklaşımlara düşmemesi, yüreğinin sesini dinlemesi açısından gidilmeyi hak eden bir filmdir. Doğru düzgün işlere imza atan sanatçıları ve de Türk sinemasını desteklemek adına lütfen gidiniz ve görünüz...