Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










3100 
Kar, Kış ve Yaban Ördekleri
        Yazilar


Nurdan ÇAKIR TEZGIN    
  Yayın Tarihi: 25.1.2010    

Kar, Kış ve Yaban Ördekleri

Sizin ikiz kardeşiniz, pardon kardeşleriniz var mı? Benim var. Onların dünyama ilk girişlerine dair capcanlı ilk anılarımı hiç unutmam...

Ben de henüz dört yaşımdayım, tek çocuk olarak saltanatımın en yüce ve en son olduğu günlerindeydim, yani tahminen öyle sanıyordum. Takdir edersiniz ki o yaşlarda bütün bunları kavrayacak büyümeye erişmemiştim.

Annemin uzun süre eve gelmediğini hatırlıyorum...

Biliyorum uzun bir süreydi, çünkü bana bakan babaannem ile geçirdiğim o günlerden kareler zaman zaman belleğimden yeryüzüne düşerler. Zavallı kadıncağıza ne eziyetler yaparmışım; Ocak ayı soğuğunda sabahtan akşama 8 saat bahçe tuvaletine kilitlemek gibi, sırtından soğuk suları boca etmek, namaz kılarken secdeye vardığında başına oturmak gibi... Annem o kocaman karnıyla gittiği hastaneden bir haftada zor kopuşabilmiş, kolay mı ikiz doğurmak? Hele de o yüzyılda!!! Eh bu günün sezeryanlı doğum furyalarının yanında 45 yıl öncesini çok farklı bir yüzyıl olarak betimlemem doğal olmalı değil mi?

Biricik prenses olarak yaşadığım evimize, ağlayan ve sürekli aç iki bebekle birden çıkıp gelen annemi mi, yoksa babamı mı daha çok kıskandım hatırlamıyorum. Aynı güne denk gelen dedemin avladığı yaban ördekleriyle eve gelişi, büyük bir çentik açmıştı çocuk kafamda. Herkes hep bir ağızdan ördekleri "kardeşlerin" dedikleri o iki ağlayan beyaz kundaklıların getirdiğini söylüyordu. Ya da tam tersi beyaz kundaklıları o ördek efendiler yakalamıştı hastanenin penceresinden!

Bu ikileme epeyce büyüyene kadar inanmış biri olarak, yaban ördeklerinin tüylerini bahçemizdeki karlar üzerinde ayıklayan babaannemin, ritmik tüy yolma sesi (hırgt hargt) bugün bile kayıtlarımdadır. Karlar üzerine damlayan ördek kanları ile beyaz kundaklı o iki bebeğin hiç susmayan kırmızı ağızları arasında nasıl bir bağlantı kurdum bilmiyorum ama, daha sonra ördekleri hep kendime yakın buldum, sanki kardeş gibi...

Komşumuz Hayriye Teyze de gitmişti bebek almaya hastaneye! O bir tane bebekle gelmişti, niye benim annem iki tane getirdi ki! Bunu hiç anlamamış anneme her fırsatta zulüm etmişim. Annem çamaşır yıkarken hadi kızım kardeşlerinin salıncaklarını bir kere salla dediği zaman; "Halııl kendin dalla Hayyiye teyze bi tane bebek getirdi sen neden iki tane getirdin?" dermişim.

Bugün ikizlerin doğum günü. İyi ki varlar...

Bu günün armağanı olarak bir yaban ördeği tarifine ne dersiniz?

- Avlanarak temizlenmiş yaban ördeği, dip çamuru ve balık kokmaması için sirkeli suda 5-6 saat kadar bekletilir.
- Daha sonra iyice kurulanarak bol tereyağında derisi kızarana kadar tavada çevrilir.
- Kenarları yüksekçe bir fırın kabına alınan yaban ördeğinin karnına, daha önce ördeği kızarttığınız tavada kalan tereyağında soteleyeceğiniz sebzeler doldurulur.
- Hangi sebzeler derseniz; Patates ve yerelması belki biraz da havuç. (Tavada çevirdiğiniz patates ve yerelmasının biraz daha pişmesi için bir fincan su, tane karabiber, kişniş ve tuz serpilip kapağı kapatılır, daha sonra ördeğin karnına doldurulur.)
- Ördek poposundan dikilmez, (bu tarifte dikme işi yok) sebzeler bolca dışa taşacak şekilde fırın kabına yerleştirilir.

- Tavada biraz daha (iki yemek kaşığı dolusu) tereyağı eritilir, üzerine bir büyük fincan beyaz şarap, bir yemek kaşığı brendi, yarım limon suyu ve bir fincan su konur, bir çay kaşığı kırmızı biber, hardal, karabiber, tuz, biberiyeyle karıştırılıp bir taşım kaynatılır, hazırlanan bu sos fırın kabındaki ördeğin her tarafına sürülür fazlası da sebzelerin üzerine gezdirilir. 220 dereceli fırında ördeğin üzeri hiç hava almayacak şekilde kapatılarak iki saat pişirilir.

Yaban ördeğine yakışacak kırmızı iyi bir şarapla lezzet yolculuğuna çıkabilirsiniz artık.

Doğum gününüz kutlu olsun...

Nurdan ÇAKIR TEZGIN

www.ascifok.com







   3327   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com