Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










3109 
Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla
        Yazilar


Esin ÇAKIR    
  Yayın Tarihi: 24.2.2010    

Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla

I Lived on Art, I lived on love...

Hafta sonu İstanbul kültür etkinliklerimiz kapsamında çok değerli, kapsamlı, dolu dolu sergiler gezdik. İlki her zamanki başlangıç yerimiz Modern Sanatlar Müzesi idi. ''Gelenekten Çağdaşa'' başlıklı sergide ''Batılılaşma’dan bugüne modern ve çağdaş sanatımızın geleneksel sanatlarımız ile olan ilişkisini konu ediniyor, sanatın geleneksel olanla ilişkisine odaklanıyor ve tarihle modernliğin sanatçılar tarafından nasıl inşa edildiğini göstermeyi amaçlıyor'' diyor küratör Levent Çalıkoğlu.

17 Şubat’ta Süreli Sergiler Salonu’nda açılan ve 23 Mayıs’a dek sürecek olan sergide, Erol Akyavaş, İsmet Doğan, İnci Eviner, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Selma Gürbüz, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Murat Morova ve Ekrem Yalçındağ’ın çalışmaları yer alıyor.

Bu sergiyi gezdikten sonra Galatasaray'a uzanıp Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisinde yer alan Semiha Berksoy'un “Ben Yaşardım Aşk ve Sanatla”başlıklı sergisini gezdik.

12 Şubat 2010 Cuma - 21 Mart 2010 Pazar tarihlerinde sergilenecek olan sergi zaten her daim sevip, saygı duyduğum bu yüce Türk sanatçısına olan aşkımı daha da çoğalttı diyebilirim.

1910-2004 yılları arasında yaşayıp arkasında muhteşem eserler bırakan bu çok değerli Türk kadını, bence okullarımızda ders niteliği taşıyan yaşamıyla (ama nerde!!!) bütün övgüleri ziyadesiyle hak ediyor. Kendisine birkez daha şapka çıkartıp selamlıyoruz.



Kısaca özyaşam öyküsü şöyle:

''Türkiye’nin ilk profesyonel kadın opera sanatçısı olan Semiha Berksoy, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. 1928’de burslu olarak İstanbul Belediyesi Konservatuarı’na girdi. 1929 – 1930 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail Atölyesi’ne kabul edildi. 1931’de Muhsin Ertuğrul’un çektiği ilk sesli Türk filmi olan “İstanbul Sokakları”nda oynadı. 1934’de Atatürk tarafından takdir edilerek ilk Türk opera temsili olan “Özsoy” operasında oynadı. 1936’da Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera Bölümü’nü birincilikle bitirdi. 1941’de Karl Ebert tarafından kurulan ilk opera stüdyosunda Nurullah Taşkıran ile birlikte ilk profesyonel opera sanatçısı olarak yer aldı. 1950’de Ankara Devlet Operası’na solist olarak kabul edildi. 1961’de “Bursa’da Fatih’in Doğduğu Ev” ve “Yeşil Camii” tablolarıyla Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi resim sergisinde ödül aldı. 1966’da Başartist (Primadonna) unvanını aldı. 1984’te TBMM Başkanlığı tarafından ilk kadın opera sanatçısı unvanıyla “Atatürk Ödülü” olarak nitelediği ödülünü aldı.1992’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “Semiha Berksoy’a Saygı” töreniyle birlikte resim ve çarşaf resimlerinden oluşan bir sergi açtı. Paris, Münih, Venedik, İstanbul ve Ankara dâhil birçok şehirde eserleri sergilendi.''

Hakkında söyleyecek binlerce sözüm var ama uzun yazıları kimse okumadığı için kısa tutmaya gayret edeceğim.

Sergi çok özenle hazırlanmış, emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyoruz, başta kızı Zeliha Berksoy'a.

Serginin en önemli bölümünden ''Bütün dünya odamın içinde'' kısmından bahsedeyim.

Kızı şöyle diyor:' '85 yaşının, tüm hayatının doluluğunu bir ipek kozası gibi örerek içine gizleniyor. Bu gizlilik içinde dünyada görülmemiş enstalasyon ve performans sanatını gerçekleştiriyor. Bugün ''bellek odası'' diye tanımlanan ve dünyada nadir görülen örneklerden biri olan Semiha Berksoy Yatak Odası Enstalasyonu'nda ''Semiha Berksoy B. Unplugged'' yaşam filmini oluşturuyor.''

Odada neler neler yok ki! Yağlıboyalar, desenler, çarşaf resimleri, Nazım'a ait eşyalar, 50 yıllık Alman piyanosu, objeler, değerli dostlarının armağanları vs.

1999 yılında ''Milenium 2000'' projesi için Bonn Güzel Sanatlar Müzesi ve Viyana Güzel Sanatlar Müzesi'nden bir yıl sürecek sergi için Walter Smerling ve Dieter Ronte Semiha Berksoy'un evini ziyarete gelirler. Odayı görünce yüzlerce fotograf çekip hayranlıkla ''Bu odayı kesin götürmeliyiz'' demişler. Odanın tüm planları ve ölçülerini alıp 1999 Aralık ayında Bonn'daki müzenin girişine odanın aynısını inşa etmişler.



Daha anlatılacak yığınla şey var ama onların keyfi bizde saklı kalsın, merak edenler üşenmeyip bu inanılmaz sergiyi kaçırmasınlar. Artık ne yazık ki böyle insanlar zor yetişiyor ülkemizde, hele ki bu kaos ortamında.

Eğer bu yazıyı okuyup ''A La Semiha''nın kim olduğunu bilmeyen bir kişide bile merak uyandırıyorsak ne mutlu bize...

Son söz: M. Melih Güneş'in yazısından...

Tosca Operasındaki yakarış:
'' Ben yaşardım
aşk ve sanatla,
Bembeyazdır ömrümün geçtiği yol...''


Esin ÇAKIR









   2539   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com