Mudanya Mudanya - Yaşam ve Kent Kültürü










3184 
Sirkeci Şaban vardı bir zamanlar
        Yazilar


Nurdan ÇAKIR TEZGIN    
  Yayın Tarihi: 20.8.2010    

Sirkeci Şaban vardı bir zamanlar

Ben Altıparmak kızıydım. Okulum Heykel'de olduğundan istinasız her gün Altıparmak semtinden çıkardım Heykel'e. "Çıkmak" sözcüğü ta o zamanlardan yapışmış dilimize, oysa o kadar yüksekte bir semt de sayılmazdı Heykel.

Okula giderken belediye otobüslerine pek binmemi istemezdi evdeki büyükler. Malum sıkış tepiş olurdu otobüsler ve her nasılsa okul giriş çıkış saatlerinde orta yaşta amcalar türerdi! Kızları rahatsız eden bu "amcalar"ın gazabından uzak durmak isteyen öğrenci kızlar, dolmuş denilen küçük taşıtları tercih ederdi o yıllar. Şimdi durum nasıl bilmiyorum çünkü Bursa'dan uzaktayım.

Bursa'nın şehir merkezi, yani Atatürk Heykeli'nin bulunduğu semt Heykel, belleğime kazınmış isimlerle doludur. Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Valilik, Adliye, Dilek Sineması, Tayyare Sineması, Yeni Karamürsel Mağazası, Kafkas Pastanesi, Sirkeci Şaban hepsi de Heykel'deydi. Sabah dolmuşla çıkılan Heykel'den, akşam okul dönüşü Altıparmak'a yürüyerek inerdik arkadaşlarımla. Bazı zamanlar da bir kalemi, boyayı, herhangi bir materyali bahane edip Postane, Heykel, Mavi Köşe, Setbaşı Köprüsü arasını volta ederdik birkaç tur. Mahvel, (yanmamış eski Mahvel) biz kızlar için oturma yeri değil, volta bitim sınırıydı. Ay ne çok anılarım var o günlere değin...

Bir Sirkeci Şaban vardı ki, sucuklu tostlarının o keskin kokusu bütün Mavi Köşe caddesini sarardı karşılıklı. Sirke, ayran ve boza karışımı ekşimsi bir iştah tetikleyicisi olan Sirkeci Şaban'ın Dükkanı, cebimizdeki son liraları kasasına almakta pek bir marifetliydi. Şu an bile iştahımı kamçılayan o nostaljik kokuların izini sürüp yine gitsem Mavi Köşe Caddesi'ne, Sirkeci Şaban'ın dükkanını bulabilir miyim yerinde? Yoksa o da tarihin tozlu sayfalarında, bizim gibilerin burun sızlatan yaşanmışlıkları olarak mı kaldı?

Soğuktu, aylardan Ocaktı muhtemelen; Kalem kutumdaki bozuk paralarımı hesaplamış, ayaklarımın kendiliğinden girdiği her şeyin devasa göründüğü dükkanın ortasında bulmuştum kendimi. Aceleyle bir tost ve köpüklü ayranımı alıp oturmaya heveslendiğimde sandalyeye erişemeyip tostumu yere düşürmüştüm. Ağzımın suyunun akışını, yutkunarak ayranımı hırsla içişimi unutabilir miyim...

Oturacak yeri yüksek, demir ayaklı sandalyeleri, ince uzun mermer masaları ve duvarları boydan boya aynalı olan Sirkeci Şaban'ın dükkanında ilk göze çarpan şey; banko üzerindeki kasayla yan yana duran devasa boza kurnasıydı. Beyaz mermerden yapılmış, hamam kurnasına benzeyen kocaman yuvarlak bir tekne olan boza çanağı, bana dünyanın en büyük boza kabı gibi görünürdü. Mermer çanağın ağzı daima kar beyazı tülbent beziyle örtülü olurdu, yanı başında da tarçın tuzlukları sıralanırdı. Sanki, neredeyse bugün bile hapşıracağım tarçının efil efil tozatmasına.

Bellek ve anılar nasıl da canlı, o kalın dipli cam saplı bardaklardan bozayı yudumlayacağım diye helak olurdum. Tarçın kalın bir tabaka oluştururdu bardağın üzerinde ve heyecanla o ilk yudumu höpürdettiğimde tarçın boğazıma kaçar, gözlerimi yaşartırdı. Niye acele ederdim, niçin yavaşça içmezdim bilmiyorum, çocukluk işte... Biliyor musunuz mermer boza teknesinin içini hiç göremedim, boyum hiç o kadar uzamadı, yeterince uzadığında da ben oraya gitmez oldum galiba. Tabi, Fast Food dükkanları açılmıştı sonraları!

Sirkeci Şaban, asıl sirke ve şıra yaparmış; Bursa İskender kebabının tamamlayıcısı olan üzüm şırası, Sirkeci Şaban'ın önemli geçim kaynağıymış vaktiyle. Mevsimine ve isteğe göre sirke, şıra, boza ve ayranın yanı sıra muhallebi, keşkül ve kazandibi de satılırdı Sirkeci Şaban'da. Beyaz mermer kurnada kışları boza yapıldığı gibi, yazları da köpüklü ayran yapılıp satılırdı. Yaşlı aristokrat görünümlü kadınları yoğurt yerken görürdüm sık sık. Beyaz saçlı bir kadın vardı çok şık giyinirdi, bazı öğle saatlerinde onu görürdüm orada, öyle keyifli ve hanım hanımcık yerdi ki yoğurdunu... Yoğurdun sofra dışında tek başına kaşıklanabileceğini ilk o yaşlı hanımdan öğrendim sanırım.

Kimdi Sirkeci Şaban bilmiyorum. Dükkanda kendisi de durur muydu, o yakışıklı ağabeyler onun oğulları mıydı? Şimdi ne oldu onlara bir bilen var mı?

Nurdan ÇAKIR TEZGIN

www.ascifok.com







   13180   



  .:: Yazılar


       

* Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
* Yasal Uyarı


© Mart 2009, MudanyaMudanya.com